Osmanlı, dedelerimizin adı.
Ocak kelimesi ise altında yanan ateşten mi bilinmez, bende hep sıcak şeyler çağrıştırır.
İki kelimeyi yuvarlayıp Osmanlı Ocakları olunca bizde akan sular durur.
Yemekler nasıl ocaklarda pişirirse, milli manevi duygularla donanmış insanlar da ocaklarda yetişir
İslam Ocakları, Türk Ocakları, Ülkü Ocakları ve nihayet Osmanlı Ocakları.
Ramazan'da programları takip etmeme kararı almıştım, ama iş Doğu Türkistan'a gelince yine yerimde oturamadım. Çankırı'da üst üste Çin'e tepki programları düzenlendi. Hepsine katılmaya gayret ettim.
Beni en çok etkileyen ise AK Parti teşkilatlarının düzenlediği Doğu Türkistan'daki Müslüman Uygur Türkleri'ne destek yürüyüşü idi.
Milletvekili oradaydı, Belediye Başkanı oradaydı.
Genç, çocuk, yaşlı, toplumun her kesiminden insanlar ezilen Müslümanlara destek için oradaydı.
Bir de onlar vardı.
Kimsenin tanımadığı Siyah arabalı, kirli sakallı, sert bakışlı delikanlılar.
En önde yürüyor, "Çin'in korkusu, Muhammed'in Ordusu" sloganları atıyorlardı.
Herkes kim bunlar diye merak ediyordu.
Daha fazla dayanamadım, bir tanesinin yanına yaklaşıp "Kimsiniz" diye sordum.
"Kefenli liderin askerleriyiz gardaş" cevabını aldım.
Arkadaşın çok sevecen bir tipi olduğundan lafı fazla uzatamadım.
'Gazanız mübarek olsun' deyip, geriye çekildim.
Daha sonra arkadaşların Osmanlı Ocakları Gençlik Kolları'ndan olduklarını öğrendim.
Kimseyi rencide etmek istemiyorum, Çankırı teşkilatını da bir kenara koyuyorum ama…
Mübarek Ramazan ayında oruçlu insanların gözüne baka baka sigara içtiler.
Neredeyse yürüyüşün tamamında kabadayı tavırları dikkat çekti.
Ön sıralarda problem yoktu, ama arka sıralardakilerin ağzından küfür düşmüyordu.
Programın ardından trafik krizi yaşandı.
Siyah lüks araçlarına geçiş hakkı vermeyen yaşlı bir adama saldırdılar.
"İşine bak dayı, belanı bizden bulma" filan dediler.
İtelediler, kakaladılar.
Çevreden müdahale etmek isteyenlere, "Biz adam kesiyoruz lan, senin aklına ihtiyacımız yok" diye bağırdılar.
Savaşta düşmanının yarasını gömleği ile sarıp kendi yarasına ot tıkayan dedelerimiz geldi gözümün önüne, bir de tartakladıkları o yaşlı adam.
Kıldıkları namazın ardından 'Allah, Allah' nidalarıyla savaşa giren ecdadımızı düşündüm, bir de eli sigaralı ''Muhammed'in ordusu"nu
Gemileri karadan yürüten Fatih geldi aklıma, bir de kefenli liderin askerleri.
Lafı dolandırmaya gerek yok.
Siz Osmanlıysanız, biz Çinliyiz bilader.
Eline koluna yeriğine sağlık. selam sevgiler